31 Ağustos 2013 Cumartesi

Ayrancı Ahmet Tunç Parkı Forumu - 28.08.2013



Ayrancı Halk Meclisi Ahmet Tunç Parkı Forumu  #201308-28

Forum İletişim Bilgileri:
Facebook               : Ayrancı Forum (https://www.facebook.com/groups/406379856146484/)
Twitter                  :
E-mail                     : https://www.facebook.com/ayranci.halkmeclisi
Yer                          : Ayrancı Ahmet Tunç Parkı
Tarih ve saat         : 28.08.2013 20:00
Kişi sayısı                : 80-100

Duyurular:
     ODTÜ, 100. Yıl ve Çiğdem Mahalleleri’nde Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen orman ve çevre talanına karşı gerçekleştirilen direniş eylemine tüm forumlardan destek ve katılım talebi duyurusu yapıldı.
     27.08.2013 tarihli Forumlararası Koordinasyon Toplantısı’nda 1 Eylül Dünya Barış Günü konusu çerçevesinde Ankara Forumlarının katılımıyla 16:00’da Kuğulupark’ta yapılacak Barış Zinciri eylemi duyuruldu ve katılım talebi iletildi.
     A.O.Ç.’de gerçekleştirilen talanı protesto etmek amacıyla 8 Eylül 11:00’de A.O.Ç. Atatürk Evi Yanı’nda tüm Ankara Forumları’nın katılımıyla gerçekleştirilecek eylem,  sonrasında yapılacak piknik ve Çalışma Gruplarının etkinlikleri duyuruldu.


GÜNDEM:

     Anayasa Değişikliği: Yapılmak İstenenler, Yapılanlar ve Yapılması Gerekenler
Forum’un Konuk Katılımcıları : CHP Konya Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Atilla KART, İP Genel Sekreteri Serhan BOLLUK (MHP’ye yapılan katılım çağrısına cevap alınamadı.)

ÖNCEKİ GÖREVLER/ÖDEVLER

     -


KONULAR/FİKİRLER:

1.            Sn. Atilla KART öncelikle 19 Ekim 2011 tarihinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulduğunda CHP’nin bu komisyonda yeralması dolayısıyla tepki aldığı ve AKP’ye destek verdiği şeklinde eleştirildiği konusunu hatırlattı. CHP’nin bu komisyona katılma noktasında tüm partilerin eşit temsiliyeti ve ancak maddeler üzerinde uzlaşma sağlanarak karara bağlanabileceği şeklindeki 2 temel ilke doğrultusunda karar aldığını belirtti. AKP’nin ise başlangıçtaki hesabının, CHP, MHP ve BDP’nin anlaşamayarak komisyonu bırakacağı ve meydanın kendisine kalması sonrasında istediği değişiklikleri istediği biçimde yapabileceği şeklinde olduğunu vurguladı. AKP’nin geçen 10 yıllık süreçte kendi devletini oluşturduğu, asıl itibariyle adli ve idari kurumların tamamına da sahip olduklarından herhangi bir Anayasa’ya ihtiyaçlarının olmadığı gerçeğini de hatırlattıktan sonra, Anayasa değişikliği konusundaki isteklerinin en önemli iki sebebinin altını zaten boşaltmış oldukları laikliği ortadan kaldırmak ve olası bir iktidar değişikliği sonrasında kendileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki kadrolarının T.C. Mahkemelerince yargılanacağını bildiklerinden başkanlık sistemini getirerek başbakan ve arkadaşlarının kurtulmasını sağlamak olduğunu belirtti. 2013 başında AKP’nin bir başkanlık taslağı getirdiğini, CHP olarak bu konunun tartışılmasına izin verilmediğini, kendi milletvekillerinin de sokağa çıkan Halk’a destek olabilmek için olabildiğince içinde bulunduğu Gezi Direnişi’nin ise hükümetin ayaklarının yere basmasını sağladığını söyledi. Mayıs 2012-Ağustos 2013 arasında taslak metin hazırlanırken AKP’nin istediği değişiklikleri yapamaması üzerine komisyonu terketme çabasına girdiğini ve çıkar yol bulamadığını belirtti. 10 yıllık süreçte torba kanun uygulamalarıyla tüm mevzuatın yokedildiğini, buna karşın CHP, MHP ve BDP’nin yasama denetimi konusunda aynı görüşte olduğunu söyledi. Gelen bir soru üzerine, son referandumda okyanus ötesinden gelen talimatla değiştirilen maddeler sayesinde Yargıtay ve Danıştay’da tamamen kadrolaşıldığını ancak Yargıtay’ın tamamen cemaatin eline geçtiğini vurguladı. Polisin ise cemaatin polisi olması dolayısıyla kendisinin dışındaki halkı öteki ve düşman olarak gördüğünü belirtti. 11 Temmuz 2003 tarihinde Yavuz Donat’ın, başbakanın kendisine ait özel tim kurduğu haberi üzerine, demokrasilerde başbakana bağlı polis ve jandarmanın olamayacağı söylenerek verilen soru önergesine, Mehmet Ali Şahin’in böyle birşeyin olmadığını söyleyerek inkar ettiğini vurguladı. Sn. BOLLUK’un Suriye için verilmesi olası tezkere konusunda destek verilmemesi gerektiğini hatırlatması üzerine, daha önce Libya’ya insani yardım amacıyla verilen tezkere onayının hükümet tarafından farklı amaçlarla kullanıldığı, Suriye konusunda ise, sadece kimyasal silah kullanımının uluslararası boyutta ispatı noktasında işlendiği sabit görülecek bir insanlık suçuna karşı tavır koyacaklarını, bunun dışında bir savaşa yolaçacak böyle bir tezkereye destek vermeyeceklerini açıkladı. Tezkere olmadan da, sadece Suriye’nin Türkiye’ye yapacağı bir saldırı sonrası Türkiye’nin Suriye’ye girebileceğini belirtti. Konu ile ilgili, Suudi Arabistan’a ait uçaklar tarafından Esenboğa Havaalanı’nın Suriye’deki teröristlere destek amacıyla silah ve mühimmat üssü olarak kullanılması ve bu şekilde Anayasa’nın 92. maddesinin ihlal edilmesi konusunda soru önergesi verdiklerini ve tüm bu gelişmelerin hepsi için dosyalar oluşturulduğunu belirtti. Solda birlik konusunda gelen bir soru üzerine, bu birliğin AKP’yi devirmeye yetmeyeceğini ve AKP’nin seçmenine ulaşılması gerektiğini vurguladı. AKP’nin, yoksullaştırdığı insanları din duygularını sömürerek istismar ettiğini, karnını doyurmaya çalışan bu insanların gözünde, savunulan Laiklik vb. kavramların bir karşılığının olmadığı, o insanlara ulaşıp Türkiye üzerine oynanan oyunların anlatılmasının gerekliliğini belirtti. Anayasa’nın ilk 4 maddesi ile ilgili gelen sorular üzerine, AKP’nin “Çağdaş anayasalarda değiştirilemez maddeler olamayacağı” yönündeki yalan söyleminin birçok çağdaş ülkedeki örnekleriyle çürütüldüğünü, T.C. Anayasası’nda 1981’e kadar 1 olan değiştirilemez madde sayısının 3’e çıkartıldığını belirtti. Bu maddeler ile ilgili görüşmelerde, değiştirilemez hükümleri belirleyen 4. madde konusunda net kırmızı çizgileri olduğunu, diğer konularda ise onay verebilecekleri tek değişikliğin “insan haklarına saygılı” ifadesinin “insan haklarına dayalı” ifadesiyle değiştirilmesi konusunda olacağını vurguladı. Kurtuluş Savaşı sırasında Türk, Kürt, Laz vb. herkesin beraber savaştığı ve 1920 Anayasasında Atatürk’ün “Türk Ahalisi” terimini uygun gördüğünü hatırlattıktan sonra devletin inanç ve kimliğinin olmadığını ve bu konularda nötr olmasının gerektiğini ancak şu anda inanç ve kimlik dayatması ve ayrıştırmasının yapıldığını vurguladı. 8 bakanlığın bütçesi kadar kaynağa sahip Diyanet’in bu inanç dayatması için kullanıldığını bildirdi. Türk Ulusunun müşterek bir kimlik olduğunu, herkesin kendisini istediği gibi ifade etme hakkına sahip bulunduğunu temel hak ve özgürlükler içinde birlikte yaşama duygusunu geliştirebilme meziyetine demokrasi dendiğini belirtti. Komşularla yaşanan sorunlar paralelinde CHP’nin Irak ziyareti konusu sorulduğunda Irak ziyaretinin isabetli olduğunu, bu tür ziyaretlerin, AKP’nin yaptığı yanlışların Türkiye’ye mal edilmemesini sağlamak ve ilgililere bu konuları iletmek için çoğaltılarak yapılmasının planlandığını bildirdi. Bir başka soru üzerine TBMM’deki çalışmalarda bir tıkanma noktasında Sine-i Millet’e dönülmesinin gerekliliğinin sene başında ifade ettiğini ancak sonuç alınabildiği veya hukuki imkanlarından faydalanıldığı noktada sesimizin duyurulabildiği tek platform olan TBMM’in terk edilmemesinin gerektiğini vurguladı. Son olarak alanlarda mücadele etmenin ve direnmenin evrensel bir hak olduğunu, direnme hakkını ve bu kararlılığı devam ettirmemizin ve birlik olmamızın gerekliliğini vurguladı.


2.            Sn. Serhan BOLLUK ilk olarak, Ekim 2011’de Anayasa değişikliği ile ilgili çalışmalar başladığında Dolmabahçe’de gazete genel yayın yönetmenlerinin davet edildiği bir toplantıda, Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak Cemil Çiçek’le olan “Biz bir millet miyiz, eğer öyleyse hangi milletiz?” sorusuna “bunlar hassas konular” şeklinde bir cevap aldığı diyaloğunu aktardı. AKP-PKK anayasası olarak düşünülen bu anayasanın amacının, değiştirilemez maddelerin ortadan kaldırmak olduğunu ancak sürecin istedikleri gibi gitmediğini belirtti. Haziran 2013’te 10 Milyon insanın sokağa çıktığını, Eylül’de olaylar yeniden alevleneceği için de AKP’nini polis yasasında değişiklik yapma hazırlığına girdiğini hatırlattı. Komşular ile ilişkiler konusunda sürecin emperyalist güçlerin istediği gibi gitmediğini, emperyalist zincirin önemli halkalarından biri olan Mısır’da ise İhvan tamamen yok edilmeden Mısır’a demokrasi gelmesinin mümkün olmadığını belirtti. Suriye’de 2 yıldır Esad’ın aslında bizim için de direndiğini, El-Nusra ile birlikte 37 ülkeden militanın bulunduğunu ve hep beraber Esad’a karşı savaştığını vurguladı. Irak’ın ise yavaş yavaş toparlandığını, bunun da ABD’nin istemediği bir gelişme olduğunu belirtti. Suriye’de Esad’ın kalıcılığının netleşmesi ve resmileşmesi durumunda başbakanın ortadan kalkacağını ve şu anda AKP olarak bunun telaşını yaşadıklarını söyledi. Arap dünyasının Suriye’ye yapılacak herhangi bir müdahaleye karşı olduğunu, Avrupa’da ise şu an için Almanya ve İtalya’nın destek vermeyeceklerini açıkladığını, sadece ABD, İngiltere, Fransa ve AKP hükümetinin müdahale taraftarı olduğunu vurguladı. Bu planın altında ise Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu kriz ve ABD’nin borçlanma sınırını aşmış olması gibi ekonomik nedenler olduğunu belirtti. İP olarak TBMM’de CHP’nin de askeri müdahale için sınır ötesi operasyon için verilecek tezkereye onay vermemesini istediklerini söyledi. AKP’nin oylarının düştüğünü ancak yeterli eşiğin aşılamadığını, yerel seçimlerde AKP oylarının düşmeme olasılığına karşı Ankara ve İstanbul’un ellerinden alınmasının ve bunun için de CHP, MHP ve İP’nin güçbirliği yapmasının gerekliliğini vurguladı. Bu doğrultuda solda birlik tabirinin gelinen noktada doğru olmadığını, bu şekilde ancak AKP’ye koz verileceğini, CHP’ye bu aşamada önemli rol düştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu’nu Silivri vb. konularda yaptığı açıklamalar doğrultusunda kendilerine yakın bulduklarını, CHP’nin parti  programının temelini oluşturan “6 Ok”un kendi parti programlarında da bulunduğunu vurguladı. Şu ana kadar 170’ten fazla “Milli Anayasa” forumunun düzenlendiğini, bu forumlarda “Atatürk’te Birleştik” formülüne göre hareket edilirse MHP’nin de bu oluşum içinde yeralacağı sonucuna varıldığını, mesele yurt sevgisi olduğunda MHP’nin de hiçbirimizden farklı olmadığını söyledi. Önümüzdeki dönemde AKP provakatörlerinin devrede olacağını, bundan sonra daha fazla sahip çıkılacak olan seçim sandıklarında tatsızlıklar yaşanmamasını umduklarını belirtti. Son olarak ise Halk Forumları’nın sebatla devam ettirilmesinin, Halk Hareketi için çok önemli olduğunun vurguladı.




KARARLAR:

1.    Ayrancı Ahmet Tunç Parkı Forumu’nun tarih ve saatinin sürekli olarak “Her Çarşamba – 20:00” olmasına karar verildi.

YENİ GÖREVLER/ÖDEVLER

     -


SONRAKİ TOPLANTI:

Tarih ve saat: 04.09.2013 – 20:00
Yer                 : Ayrancı Ahmet Tunç Parkı
Önerilen Gündem:
     Eylül Gelişmeleri

EKLER:

     Yok