Ayrancı
Halk Meclisi Ahmet Tunç Parkı Forumu
#201308-28
Forum
İletişim Bilgileri:
Facebook :
Ayrancı Forum
(https://www.facebook.com/groups/406379856146484/)
Twitter :
E-mail : https://www.facebook.com/ayranci.halkmeclisi
Yer : Ayrancı Ahmet Tunç Parkı
Tarih ve saat : 28.08.2013 20:00
Kişi sayısı : 80-100
Duyurular:
● ODTÜ, 100. Yıl ve Çiğdem Mahalleleri’nde Ankara Büyükşehir Belediyesi
tarafından yürütülen orman ve çevre talanına karşı gerçekleştirilen direniş
eylemine tüm forumlardan destek ve katılım talebi duyurusu yapıldı.
● 27.08.2013 tarihli Forumlararası Koordinasyon Toplantısı’nda 1 Eylül
Dünya Barış Günü konusu çerçevesinde Ankara Forumlarının katılımıyla 16:00’da
Kuğulupark’ta yapılacak Barış Zinciri eylemi duyuruldu ve katılım talebi
iletildi.
● A.O.Ç.’de gerçekleştirilen talanı protesto etmek amacıyla 8 Eylül 11:00’de
A.O.Ç. Atatürk Evi Yanı’nda tüm Ankara Forumları’nın katılımıyla gerçekleştirilecek
eylem, sonrasında yapılacak piknik ve Çalışma
Gruplarının etkinlikleri duyuruldu.
GÜNDEM:
● Anayasa Değişikliği: Yapılmak İstenenler, Yapılanlar ve Yapılması
Gerekenler
Forum’un Konuk Katılımcıları : CHP Konya Milletvekili ve TBMM Anayasa
Komisyonu Üyesi Atilla KART, İP Genel Sekreteri Serhan BOLLUK (MHP’ye yapılan
katılım çağrısına cevap alınamadı.)
ÖNCEKİ
GÖREVLER/ÖDEVLER
● -
KONULAR/FİKİRLER:
1.
Sn. Atilla KART öncelikle 19 Ekim 2011
tarihinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulduğunda CHP’nin bu komisyonda
yeralması dolayısıyla tepki aldığı ve AKP’ye destek verdiği şeklinde
eleştirildiği konusunu hatırlattı. CHP’nin bu komisyona katılma noktasında tüm
partilerin eşit temsiliyeti ve ancak maddeler üzerinde uzlaşma sağlanarak
karara bağlanabileceği şeklindeki 2 temel ilke doğrultusunda karar aldığını
belirtti. AKP’nin ise başlangıçtaki hesabının, CHP, MHP ve BDP’nin anlaşamayarak
komisyonu bırakacağı ve meydanın kendisine kalması sonrasında istediği
değişiklikleri istediği biçimde yapabileceği şeklinde olduğunu vurguladı. AKP’nin
geçen 10 yıllık süreçte kendi devletini oluşturduğu, asıl itibariyle adli ve
idari kurumların tamamına da sahip olduklarından herhangi bir Anayasa’ya ihtiyaçlarının
olmadığı gerçeğini de hatırlattıktan sonra, Anayasa değişikliği konusundaki
isteklerinin en önemli iki sebebinin altını zaten boşaltmış oldukları laikliği
ortadan kaldırmak ve olası bir iktidar değişikliği sonrasında kendileri ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki kadrolarının T.C. Mahkemelerince
yargılanacağını bildiklerinden başkanlık sistemini getirerek başbakan ve
arkadaşlarının kurtulmasını sağlamak olduğunu belirtti. 2013 başında AKP’nin
bir başkanlık taslağı getirdiğini, CHP olarak bu konunun tartışılmasına izin
verilmediğini, kendi milletvekillerinin de sokağa çıkan Halk’a destek olabilmek
için olabildiğince içinde bulunduğu Gezi Direnişi’nin ise hükümetin ayaklarının
yere basmasını sağladığını söyledi. Mayıs 2012-Ağustos 2013 arasında taslak
metin hazırlanırken AKP’nin istediği değişiklikleri yapamaması üzerine
komisyonu terketme çabasına girdiğini ve çıkar yol bulamadığını belirtti. 10
yıllık süreçte torba kanun uygulamalarıyla tüm mevzuatın yokedildiğini, buna
karşın CHP, MHP ve BDP’nin yasama denetimi konusunda aynı görüşte olduğunu
söyledi. Gelen bir soru üzerine, son referandumda okyanus ötesinden gelen
talimatla değiştirilen maddeler sayesinde Yargıtay ve Danıştay’da tamamen
kadrolaşıldığını ancak Yargıtay’ın tamamen cemaatin eline geçtiğini vurguladı. Polisin
ise cemaatin polisi olması dolayısıyla kendisinin dışındaki halkı öteki ve
düşman olarak gördüğünü belirtti. 11 Temmuz 2003 tarihinde Yavuz Donat’ın,
başbakanın kendisine ait özel tim kurduğu haberi üzerine, demokrasilerde
başbakana bağlı polis ve jandarmanın olamayacağı söylenerek verilen soru
önergesine, Mehmet Ali Şahin’in böyle birşeyin olmadığını söyleyerek inkar
ettiğini vurguladı. Sn. BOLLUK’un Suriye için verilmesi olası tezkere konusunda
destek verilmemesi gerektiğini hatırlatması üzerine, daha önce Libya’ya insani
yardım amacıyla verilen tezkere onayının hükümet tarafından farklı amaçlarla
kullanıldığı, Suriye konusunda ise, sadece kimyasal silah kullanımının
uluslararası boyutta ispatı noktasında işlendiği sabit görülecek bir insanlık
suçuna karşı tavır koyacaklarını, bunun dışında bir savaşa yolaçacak böyle bir
tezkereye destek vermeyeceklerini açıkladı. Tezkere olmadan da, sadece Suriye’nin
Türkiye’ye yapacağı bir saldırı sonrası Türkiye’nin Suriye’ye girebileceğini
belirtti. Konu ile ilgili, Suudi Arabistan’a ait uçaklar tarafından Esenboğa
Havaalanı’nın Suriye’deki teröristlere destek amacıyla silah ve mühimmat üssü
olarak kullanılması ve bu şekilde Anayasa’nın 92. maddesinin ihlal edilmesi
konusunda soru önergesi verdiklerini ve tüm bu gelişmelerin hepsi için dosyalar
oluşturulduğunu belirtti. Solda birlik konusunda gelen bir soru üzerine, bu
birliğin AKP’yi devirmeye yetmeyeceğini ve AKP’nin seçmenine ulaşılması
gerektiğini vurguladı. AKP’nin, yoksullaştırdığı insanları din duygularını
sömürerek istismar ettiğini, karnını doyurmaya çalışan bu insanların gözünde,
savunulan Laiklik vb. kavramların bir karşılığının olmadığı, o insanlara ulaşıp
Türkiye üzerine oynanan oyunların anlatılmasının gerekliliğini belirtti. Anayasa’nın
ilk 4 maddesi ile ilgili gelen sorular üzerine, AKP’nin “Çağdaş anayasalarda
değiştirilemez maddeler olamayacağı” yönündeki yalan söyleminin birçok çağdaş ülkedeki
örnekleriyle çürütüldüğünü, T.C. Anayasası’nda 1981’e kadar 1 olan
değiştirilemez madde sayısının 3’e çıkartıldığını belirtti. Bu maddeler ile
ilgili görüşmelerde, değiştirilemez hükümleri belirleyen 4. madde konusunda net
kırmızı çizgileri olduğunu, diğer konularda ise onay verebilecekleri tek
değişikliğin “insan haklarına saygılı” ifadesinin “insan haklarına dayalı”
ifadesiyle değiştirilmesi konusunda olacağını vurguladı. Kurtuluş Savaşı
sırasında Türk, Kürt, Laz vb. herkesin beraber savaştığı ve 1920 Anayasasında
Atatürk’ün “Türk Ahalisi” terimini uygun gördüğünü hatırlattıktan sonra
devletin inanç ve kimliğinin olmadığını ve bu konularda nötr olmasının
gerektiğini ancak şu anda inanç ve kimlik dayatması ve ayrıştırmasının
yapıldığını vurguladı. 8 bakanlığın bütçesi kadar kaynağa sahip Diyanet’in bu
inanç dayatması için kullanıldığını bildirdi. Türk Ulusunun müşterek bir kimlik
olduğunu, herkesin kendisini istediği gibi ifade etme hakkına sahip bulunduğunu
temel hak ve özgürlükler içinde birlikte yaşama duygusunu geliştirebilme
meziyetine demokrasi dendiğini belirtti. Komşularla yaşanan sorunlar
paralelinde CHP’nin Irak ziyareti konusu sorulduğunda Irak ziyaretinin isabetli
olduğunu, bu tür ziyaretlerin, AKP’nin yaptığı yanlışların Türkiye’ye mal
edilmemesini sağlamak ve ilgililere bu konuları iletmek için çoğaltılarak
yapılmasının planlandığını bildirdi. Bir başka soru üzerine TBMM’deki
çalışmalarda bir tıkanma noktasında Sine-i Millet’e dönülmesinin gerekliliğinin
sene başında ifade ettiğini ancak sonuç alınabildiği veya hukuki imkanlarından
faydalanıldığı noktada sesimizin duyurulabildiği tek platform olan TBMM’in terk
edilmemesinin gerektiğini vurguladı. Son olarak alanlarda mücadele etmenin ve
direnmenin evrensel bir hak olduğunu, direnme hakkını ve bu kararlılığı devam
ettirmemizin ve birlik olmamızın gerekliliğini vurguladı.
2.
Sn. Serhan BOLLUK ilk olarak, Ekim
2011’de Anayasa değişikliği ile ilgili çalışmalar başladığında Dolmabahçe’de
gazete genel yayın yönetmenlerinin davet edildiği bir toplantıda, Aydınlık
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak Cemil Çiçek’le olan “Biz bir millet
miyiz, eğer öyleyse hangi milletiz?” sorusuna “bunlar hassas konular” şeklinde
bir cevap aldığı diyaloğunu aktardı. AKP-PKK anayasası olarak düşünülen bu
anayasanın amacının, değiştirilemez maddelerin ortadan kaldırmak olduğunu ancak
sürecin istedikleri gibi gitmediğini belirtti. Haziran 2013’te 10 Milyon
insanın sokağa çıktığını, Eylül’de olaylar yeniden alevleneceği için de AKP’nini
polis yasasında değişiklik yapma hazırlığına girdiğini hatırlattı. Komşular ile
ilişkiler konusunda sürecin emperyalist güçlerin istediği gibi gitmediğini,
emperyalist zincirin önemli halkalarından biri olan Mısır’da ise İhvan tamamen
yok edilmeden Mısır’a demokrasi gelmesinin mümkün olmadığını belirtti. Suriye’de
2 yıldır Esad’ın aslında bizim için de direndiğini, El-Nusra ile birlikte 37
ülkeden militanın bulunduğunu ve hep beraber Esad’a karşı savaştığını
vurguladı. Irak’ın ise yavaş yavaş toparlandığını, bunun da ABD’nin istemediği
bir gelişme olduğunu belirtti. Suriye’de Esad’ın kalıcılığının netleşmesi ve
resmileşmesi durumunda başbakanın ortadan kalkacağını ve şu anda AKP olarak
bunun telaşını yaşadıklarını söyledi. Arap dünyasının Suriye’ye yapılacak
herhangi bir müdahaleye karşı olduğunu, Avrupa’da ise şu an için Almanya ve
İtalya’nın destek vermeyeceklerini açıkladığını, sadece ABD, İngiltere, Fransa
ve AKP hükümetinin müdahale taraftarı olduğunu vurguladı. Bu planın altında ise
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu kriz ve ABD’nin borçlanma sınırını aşmış
olması gibi ekonomik nedenler olduğunu belirtti. İP olarak TBMM’de CHP’nin de
askeri müdahale için sınır ötesi operasyon için verilecek tezkereye onay
vermemesini istediklerini söyledi. AKP’nin oylarının düştüğünü ancak yeterli
eşiğin aşılamadığını, yerel seçimlerde AKP oylarının düşmeme olasılığına karşı
Ankara ve İstanbul’un ellerinden alınmasının ve bunun için de CHP, MHP ve İP’nin
güçbirliği yapmasının gerekliliğini vurguladı. Bu doğrultuda solda birlik
tabirinin gelinen noktada doğru olmadığını, bu şekilde ancak AKP’ye koz
verileceğini, CHP’ye bu aşamada önemli rol düştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu’nu Silivri
vb. konularda yaptığı açıklamalar doğrultusunda kendilerine yakın bulduklarını,
CHP’nin parti programının temelini
oluşturan “6 Ok”un kendi parti programlarında da bulunduğunu vurguladı. Şu ana
kadar 170’ten fazla “Milli Anayasa” forumunun düzenlendiğini, bu forumlarda “Atatürk’te
Birleştik” formülüne göre hareket edilirse MHP’nin de bu oluşum içinde
yeralacağı sonucuna varıldığını, mesele yurt sevgisi olduğunda MHP’nin de
hiçbirimizden farklı olmadığını söyledi. Önümüzdeki dönemde AKP
provakatörlerinin devrede olacağını, bundan sonra daha fazla sahip çıkılacak
olan seçim sandıklarında tatsızlıklar yaşanmamasını umduklarını belirtti. Son
olarak ise Halk Forumları’nın sebatla devam ettirilmesinin, Halk Hareketi için
çok önemli olduğunun vurguladı.
KARARLAR:
1. Ayrancı Ahmet Tunç Parkı Forumu’nun tarih ve saatinin sürekli olarak “Her
Çarşamba – 20:00” olmasına karar verildi.
YENİ
GÖREVLER/ÖDEVLER
● -
SONRAKİ
TOPLANTI:
Yer : Ayrancı Ahmet Tunç Parkı
Önerilen Gündem:
● Eylül Gelişmeleri
EKLER:
● Yok